Türkiye ekonomisi zor bir süreçten geçiyor. Bu zorlu süreçten iş dünyası başta olmak üzere vatandaş da nasibini alıyor. Normal dönemlerde kamu ve özel sektör yönetim stratejileri ile KRİZ dönemindeki yönetim anlayışı farklıdır. Alanya krizin eşiğinde. Eylül ayında krizi ciddi ciddi hissedeceğiz.
Peki ne yapmak lazım? İş dünyası ve kamu yönetimine KRİZ YÖNETİMİNE geçmesini öneriyorum. Ekonomik kriz dünyanın sonu olmadığı gibi yönetilebilen bir olgudur. Çok kriz gördük ve çıktık. Bundan da çıkacağız ama kim ne kadar hasar alacak veya teğet geçecek? Bunun ölçüsünü bakış açısı ve alınacak tedbirler belirleyecektir.
Eğer süreci kendi haline bırakır “Nasıl olsa düzelir” diyerek krizin varlığı kabul edilmez ise acımaz deler geçer. Ama krizin varlığını kabul edip iyi bir gözlem ve değerlendirme yaparak, başarılı bir iletişim kanalı oluşturarak, krizi sınıflandırıp etki alanlarını ve geri bildirimlerini değerlendirerek, alınacak tedbirlerle işletmelerin ve Alanya’nın krizden zarar görmemesi/en az zararla çıkılmasını sağlayacak stratejiler üretilebilir.
Her işletmenin sahip olduğu parametreler farklı olduğu için stratejiler de farklı olur. Eldeki veriler, etki değerlendirme sonucunda doğru karar almayı sağlar. Yanlış karar başka yanlışları tetikler ve krizin boyutunu büyütür. Doğru, şeffaf, empati duygusu yüksek bir iletişim ile birlikte sakinliği koruyarak karar almak kriz yönetiminde son derece önemlidir.
KAMU YÖNETİMİNDE KRİZM MASASI KURULMALI
Kamu yönetimine önerim; Kaymakam başkanlığında bir kriz masası kurulmalı. Belediye başkanı, ALTSO, ALTİD, TÜRSAB, esnaf odaları, güvenlik birim şeflerinin olduğu geniş tabanlı bir masa olmalı. Muhtemel kriz senaryoları yazılıp; ortaya çıkacak sorunların nasıl çözüleceğine ilişkin öneriler yazılı hale getirilip taraflarca dosyalanmalı.
Mesela bir otel kapısına kilit vurdu. 200 personel sokakta kaldı ne yapılacak.? Belediye “ben iaşe sağlarım” der. ALTİD “açıkta kalan personele yatacak yer bulurum” der. TÜRSAB memleketlerine dönecek personele ben araç sağlarım” der. “ALTSO “ ben yola gidecek olanlara yol harçlığı veririm” der . Esnaf odaları ne yapabileceklerini söylerler ve bunlar planlı şekilde kayıt altına alınır.
İşin asayiş boyutu (Kavga/gürültü/hırısızlık vb.) konusunda güvenlik güçleri neye ihtiyaç duyacaklarını söylerler ve ellerindeki personel ve ekipman ile neyi ne kadar yönetebileceklerini söylerler.
Esnaflar kepenk kapatır veya hacizlik işlemler sınırı aşarsa ne yapılmalı? Bir inşaat firması batar ve 60 işçisi sokakta kalırsa ne yapılacak? gibi senaryolar…
İŞLETMELER ŞEFFAF İLETİŞİME GEÇMELİ
İşletmeler, özellikle oteller hemen personel çıkarma yoluna gitmemeli. Bu yanlış bir strateji olur. Hizmet sektöründe kriz döneminde ilk başta personel azaltmak kalitenin düşmesine ve moral seviyesinin düşmesine neden olur. Kriz yöneticileri, personel ve tedarik zincirleri ile şeffaf ve sakin bir şekilde kriz stratejisini, planlarını paylaşıp bu durumdan onlarla birlikte çıkmak niyetinde olduklarını empati duygusuyla açıklamalılar. Panikle otellerden personel çıkarmak, birden bire mal alımlarını kesmek veya kaliteyi düşürmek gelecek dönem fiyatlarını olumsuz etkileyeceği gibi seyahat acentalarının reklamasyon faturalarına neden olur ve kaş yapacağım derken göz çıkarılmış olur . (Reklamasyon; misafir şikayetlerinden dolayı seyahat acentaları tarafından otele kesilen ceza faturası)
Özetle her işletmenin krizle mücadele etmek için bir planı, stratejisi olmalı. Bunu da personel ve mal aldığı tedarikçiler ile paylaşmalı. Krizin bir süreç olduğu kabul edilerek doğru yönetilmeli. Kar maksimizasyonundan vazgeçip maliyet minimizasyonuna geçilmeli. Maliyeti düşürecek kalemlerin ne olduğu/olacağı her işletmenin yapısı, çalıştığı Pazar vs. göre değişiklik gösterir.
Moral bozmak yok. Bunun da altından kalkarız. Kalın sağlıcakla.
Alanya ekonomisi krizin eşiğinde!