Turizm sektörü 2 temel ayaktan oluşur. 1-Seyahat sektörü (Tur operatorleri ile incoming acentalari) 2-Konaklama sektörü (Belgeli otel, motel, pansiyon) Bu iki sektörü birbirinden bağımsız düşünemeyiz. Turizm, alt ve yan sektörleri ile birlikte 50 civarında sektörü direk etkiliyor. Bir turist geldiği zaman 50 istihdam ve 50 ayrı vergi demektir. Bu itibarla turizm sadece ülkeye giren döviz değildir.
Yüksek enflasyon düşük kur baskısının konaklama sektörüne etkilerini daha önce konuşmuştuk. Bugün ise Tur operatörleri ve incoming acentalarindan bazı dostlarımla yaptığım telefon sohbetinden çıkardığım sonuçları paylaşmak isterim.
Gelir ve giderlerini döviz olarak yapan Tur opratorlerinin de yüksek enflasyon ve düşük kurdan olumsuz etkilendiklerini söyleyebilirim. Türkiye’de transfer için kullandıkları otobüs, minibus ile ofis ve personel lojmanlarinda kiraların ve uçak yakıtinin öngorülenin çok üzerine çıkması bilançolarını zorluyor.
TL cinsinden giderler artarken Avro cinsinden gelirlerin düşuk kalması zarar yaziyor. Dahası bazı acentalar aynı zamanda otel işlettikleri için maliyet baskısı 2 kat artıyor. Şu an turizmin konjonktürel (donemsel) sorunları yapısal sorunların önüne geçmiş durumda.
Bir dostum “ülkelerin orta gelir tuzağına düştüğü gibi biz de alt gelir grubu tuzagindayiz. Bir türlü orta ve yüksek gelir grubuna satış yapamıyoruz ” diyerek imaj sorununa dikkat çekti. Bu hafta başında uluslararası resmi sitesinde, seyahat tavsiye edilen ülke olarak sadece Suriye sınırındaki İllerimizin kırmızı listede olup diğer illerin yeşil görünmesine karşın geçtiğimiz haftalarda Avrupa hükümetlerinin Türkiye’yi fiilen kırmızı listeye alan açıklama yapmalarının orta ve üst gelir gruplarını olumsuz etkilediğini, az da olsa rezervasyon iptallerine neden olduğunu söylemek mümkün.
(Kırmızı listede seyahat ve sağlık sigortası devre dışı kaliyor) Yüksek enflasyon düşük kur ve imaj sorunu öyle bir noktaya geldi ki, bireysel ve bölgesel olarak çözüm üretmek mümkün görünmüyor. Tek bir bakanliğın da çözüm üretmesi kolay değil. Başarı, 4 bir yandan plan-strateji ile mümkündür.
Turizm, kendi haline bırakılmamalıdır. Önümüzdeki aylarda dönemsel sorunlarin Sektörün tamamını zorlayacak bir noktaya gelmemesini dilerim. Domino etkisi ile Denizli, Edirne, Arhan dahil tum Turkiye’yi etkiler.
Sezon başı olmasi nedeniyle geç olmadan çözüm yollarını aramak gerekir. Bu konudaki önerim şudur. Sektörün iki ayağının bölgesel temsilcilerinin genel merkezleri ile koordineli olarak Sayın bakanlara, Turizm sektörünü gündeme aldırmalarını elzem görüyorum.
TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) ile TÜROB Türkiye Otelciler Birliği) birlikte Turizm, Ulaştırma, Maliye, Dışisleri bakanları ile ayri ayrı randevu alıp konuyu iletmeliler. Her iki kurumda kısa vadeli (sadece bu sezon icin) 2 sayfalık çerçevesi çizilmiş çözüm önerileri içeren rapor hazırlayacak yetkin isimler olduğunu biliyorum. ( ihtiyaç olursa katkı yapmaya hazırım) Tabiki mümkün olabilirse en kestirme çözüm Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a ulaşmak olacaktır.
Bu bir memleket meselesidir ve sorunun ciddiyeti hükumete iletilmelidir. Yüksek moralli iyi bir sezon dilerim.Kalın sağlıcakla
Mevlüt Çavuşoğlu Turizm Bakanı Olmalı Metin Erdem Yorumladı