Siz değerli dostlarımın geçmiş Ramazan Bayramını kutlayarak söze başlamak isterim.
En küçük kızım Okyanus ile Alanya’da Eftalia Marin otelde tatil deneyimledik. Otelin balkonundan muhteşem manzaranın keyfine varıp, havuz suyunda çimerken; buraların boz tarla durumu ve 35 yıllık bir başarı hikayesi gözümün önünden filme şeridi gibi geçti.
Yeni nesil yatırımcılara örnek olması ve vicdani sorumluluğum gereği bazı anılarımı ve bilgilerimi paylaşmayı görev kabul ettim. Efenim yıl 1980 lerin sonu 1990 ların başında Alanyalı mimar Turgut Aydıncı ağabeyimle Alanya’da Keykubat caddesinde pansiyonculuktan otelciliğe geçtiği ilk oteli AYTUR’da tanışıp sohbet ettiğimizi anımsadım.
O günlerden itibaren kazancını bankaya atmadı, yurt dışına götürmedi. Hep çalıştı, yatırım yaptı. Oğlu Mehmet çocukluğunu ve gençliğini bu sektöre feda etti. O da babasının yanından hiç ayrılmadı ve krizlerle boğuşa boğuşa ayakta kalmayı öğrenerek işleri babasından devraldı.
Eftalia Hotels tesislerinin her birinin arsa alımı dahil hafriyat ve inşa süreçlerinin çoğuna vakıf oldum. Turgut abim kışın soğukta gökyüzü ağlarken tırlar dolusu demir ve çimento geldiği zaman gözlerinin içinin güldüğünü hatırlıyorum ayrıca bir temmuz sıcağında şantiyede kafasında hasır şapka varken güler yüzü ile samimi sözcükler ile bana “Metincim oturmayı sevmiyorum. Yatırım yapmayı, çalışmayı seviyorum bu da beni dinç tutuyor” demişti.
Baba Oğul Aydıncıların şahsında turizme yatırım yapan tüm kişi ve kurumlar benim için milliyetçi, yurtsever insanlardır. İstikrarın sembolüdürler.
Düşünün! Özellikle Alanya’da… arsa maliyeti çok yüksek ( devlet arazisi değil), arsayı öz sermayeniz ile satın alıp üzerine (Biraz da kredi çekerek) otel yapıyorsunuz. Risk katsayısı yüksek olan bu sektöre yatırım yapanları öncelikle devlet ve bürokrasisi sahip çıkarak onları koruyup kollamalıdır. (Eskiden bazı teşvik ve destek programları vardı) Türkiye ekonomisinde tarım ve sanayi sektörünün en büyük müşterisi turistik tesislerdir.
Sormadım ama tahminim odur ki günlük 75.000 (yetmişbeşbin) civarında tavuğun yem parasını Eftalia hotels ödüyordur. Yumurtaları otele getirip pişirip misafirlere sunan binlerce personel evine bu sayede ekmek götürüyor.
Bu örneği 70 ile çarptığınız zaman turistik tesislerin ekonomiye olan katkısı daha iyi anlaşılır. Bütün turistik tesisler döviz basan merkez bankası gibidir.
Bu tesisler kolay yapılmadı. Ayrıca otelcilikte satılamayan yatak stoklanmaz. Sanayi sektöründen önemli bir farkı budur. Şu benzetmeme izin verin lütfen. Cumhuriyetin ilk yıllarında yatırım yapan Vehbi Koç Türkiye ekonomisinde ne ise; 15 bine yaklaşan yatak kapasitesi ile Turizmin başkenti Alanya’da lokomotif, lider olan Eftalia Hotels in her tuğlasında harcında emeği olan Turgut Aydıncı da turizm sektöründe benim için odur.
Yüksek segment büyük tesisler olmasa önemli çap ve frekansı olan tur operatörleri ile önemli tedarik zincirleri (Gıda, tekstil satan firmalar) Alanya’ya girmezdi. (Maliyetlerini kurtarmaz) Mikro ekonomide kuraldır; Büyük tesisler şemsiye gibidir. Yağmur ve güneşten küçük tesisleri korurlar.
Bizleri misafir eden saygıdeğer ağabeyim Turgut Aydıncı’ya, oğlu dostum Mehmet Aydıncı’ya, ‘misafir memnuniyeti’ odaklı hizmet anlayışına tanık olduğum Eftalia Marin İşletme müdürü Ayhan Doğrul kardeşim ile kibar güleryüzlü personeline kendim, kızım ve gzpalanya.com adına teşekkür ederim. Kalın sağlıcakla.
Not; bayram süresince Başta ALTİD başkanımız Burhan Sili başta olmak üzere turizmci dostlarım ile telefon sohbetimiz oldu. Düşük kur mevzusu ön plana çıktı. Bu konuyu yakında değerlendireceğim.
Turizm sektöründe bayram bereketi